Geçtiğimiz Cuma günü Çinli yetkililer ülkenin en az üç farklı şehrinde (Pekin, Şanghay ve Shenzhen) çok sayıda öğrenci ve işçiyi tutukladı. Guangdong eyaletinden bir STK’nın üyeleri de tutuklananlar arasındaydı. Suçları neydi? İşçilerin haklarını savunmak.
Bu durum Çin’de son aylarda pek çok kez yaşandı. Yaz başında, Shenzhen’de bulunan Jasic Teknoloji şirketi çalışanlarının sendikalaşmasına yardım eden 40 öğrenci tutuklanmıştı. Temmuz ayında ise aynı şirketten 30 işçi yine sendikalaşma yüzünden tutuklandı – bu, ülkede son yıllarda işçilere karşı gerçekleşen en büyük tutuklama dalgalarından biri oldu.
Çinli yetkililer, ülkenin seçkin üniversitelerinde sınıfçı bir militanlığın yeniden yükselmesinden epey endişe duyuyor. Tutuklanan öğrenciler kendilerini ‘Maoist Marksist’ olarak tanımlıyor. Bu bağlamda Hong Kong’daki Uluslararası Af Örgütü’nde araştırmacı olarak çalışan Patrick Poon’un, İngiliz The Guardian gazetesine söyledikleri oldukça ilginç: “Marksizm okuyan ve onu benimseyen öğrencilerin Çinli yetkililer tarafından, tam da Marksizmin temel ilkesi olan işçileri desteklemek suçlamasıyla tutuklanması, müthiş bir ironi.”
Tanıklara göre, birtakım siyah elbiseli adamlar öğrencilere şiddet uyguladı, ardından da onları arabaya tıkıp tutukladı. Bütün bunlar, üniversite yetkililerinin açıkça göz yummasıyla gerçekleşti: Tutuklamaların birçoğu üniversite yurtlarında veya kampüslerin içinde yaşandı.
Bildiğiniz gibi, Çin’de resmi örgütler haricinde sendikal ve siyasi örgütlenme yürütmek kesinlikle yasak. Resmi sendikalar, devlet ve şirketlerin birer polis aygıtı gibi işliyor ve işçiler üzerinde sıkı bir kontrol uyguluyor.
Hükümetin başındaki devlet bürokrasisinin kesinlikle “komünizm” ile hiçbir ilgisi yok; bilakis, işçi haklarının sürekli ihlali, Çin rejimi ve ekonomik “modeli”nin adeta köşetaşını oluşturuyor.
Bu nedenle, işçi haklarına yönelik öğrenci ve emekçi aktivizmi, devlet iktidarı için çok kaygı verici bir gelişme… ama tek fail devlet de değil. Her ne kadar Batılı liderler ara ara Çin’de “demokratik hakların ihlali” konusunda ikiyüzlü konuşmalar yapsalar da, emperyalist çokuluslu şirketler Çin’in emekçilere yönelik baskılarından büyük kazançlar elde ediyor. Bu baskı düzeyi sürmese, bu devasa ve güçlü işçi kitlesi nasıl “uyuklama” halinde kalırdı? Baskılar ve de demokratik, sosyal, çevresel hakların ihlali, Çin’i ‘çekici’ kılma ve çokuluslu şirketlerin karını artırma noktasında belirleyici faktörler.
Gençliğin işçi sınıfına yönelik bu yeni aktivizminin, Çin rejimi ve de emperyalist çokuluslu şirketler için doğurduğu riskler, yetkililerin neden bütün direniş tohumlarını yok etmeye çalıştığını açıklıyor. Tüm insanlığın kaderinin kaydadeğer bir kısmı, Çinli işçiler tarafından belirlenecek gibi görünüyor.
Kaynak: Başlangıç Dergi
Bir yanıt yazın