Fransa’da benzin zamları ve hayat pahalılığına karşı başlayan ve “sarı yelekliler” olarak adlandırılan toplumsal harekete ilişkin Fransız anarşist komünist örgüt Alternative Libertaire’in bildirisi.
17 ve 18 Kasım hafta sonunda, Fransa’nın büyük bir bölümünde, sadece meşhur “sarı yelekliler”den bahsettik. Vergilerin yükselmesine karşın bir öfkeden doğan bu karmaşık ve çok katmanlı hareketi anlamaya çalışmak gerekiyor. Kesin olan şey, çoğunluğun dışa vurduğu bu öfke, hükümet tarafından göz ardı edildiği sürece zayıf düşmeyecektir. Lakin şu an, bu 17 Kasım’ın neler olduğuna dair bir temel inşa etmek gerekiyor: talepleri oluşturarak, faşistlere yol vererek ve demokratik olarak örgütlenerek.
Güçlü Bir Hareketlenme
Bir çok yerde otoyollar, döner kavşaklar, marketler, benzin istasyonlarında blokajlar gerçekleşti. 300 000 binden fazla insan, 2000 ila 3000 arasında blokaj gerçekleştirdi, üstelik bunlar hükümetin verdiği rakamlar. Bunların çoğu, 18 Kasım’da ve hatta 19 Kasım Pazartesi günü bile devam etti. Bu rakam, sendikaların çağrısıyla yapılan ulusal yürüyüşlerle kıyaslanabilir fakat bu hafta sonu gerçekleşen blokajlarda sendikal hareket içinde olmayan birçok insan yer aldı. Hareketliliğin nadir olduğu küçük şehirlerde ve hatta köylerde, eylemlerin devamlılığı kendiliğinden öz örgütlenmelerdi.
Olayın boyutunu görebilmek için birkaç rakama baktığımızda: Aveyron isimli kırsal bölgelerde 2000 kişinin köylerinde sek çekti. Toulouse bölgesinde ise 300 kişi Villefranche-de-Lauragais’te, 200 kişi de Montgiscard’da eylemlilik halindeydi.
Cumartesi günü sabah 7’den akşam 19’a kadar Toulouse’a girmek imkansızdı. Dreux’de, otomobil trafiği bütün hafta sonu boyunca engellendi. Normandiya otoyolununun ise büyük bir kısmı Pazar günü abluka altındaydı. Fougères, İlle-et-Vilaine’de yani 20 000 kişilik bu şehirde 200 kişi şehre girişleri kontrol ediyordu. Montpellier’de ise otoyol Pazartesi günü boyunca, süpermarketlerin ürün tedarik etmesini engellemek için bloke edildi.
Hareketlerin biçimlerine baktığımızda oldukça heterojen. Döner kavşakların blokajı; birtakım talepleri olan “iyi aile çocukları” tarafından fakat aynı zamanda da çok daha saldırgan, mavi-kırmızı-beyaz Fransa bayrağını bir flama gibi havada sallayan insanlar tarafından gerçekleştirildi. Örneğin, Fauville-en-Caux (76)’da sürücüler otoyolu birkaç dakikalığına bloke ettiğinde çocuklar sarı yeleklilerin omuzlarında gülüşüp eğleniyorlardı, Dreux çevresindeki kavşakta ise onlarca mavi-beyaz-kırmızı bayrağı görebiliyorduk ve bloke edenler çok daha agresif bir şekilde, sürücülere sarı yelek girmeye zorlayarak arabalarının ön camına sarı yelekler yerleştiriyorlardı.
Tolerans Gösterilemez Eylemler
Her toplumsal harekette olduğu gibi, göstericilerin üzerinde polis baskısı, göz altılar ve şiddetin her türüyle hakimdi. Fakat bununla bitmiyor. Göstericiler tarafından da ırkçı hareketler yapıldı: türbanlı bir kadın türbanını açmaya zorlandı, siyahilere ve Araplara ise ırkçı hakaretler yağdırıldı. Homofobik eylemler de eksik değildi: doğru veya yanlış bir tespitle eşcinsel olduğu düşünülen insanlar yaralandı ve blokajlara katılımları uzun süreler boyunca engellendi.
Aslında aşırı sağ bu hareketin bileşenlerinden biri ve bu saldırılar kuşkusuz kısmen onlara atfedilebilir. Fakat bu hareket sadece bunlara indirgenemez. Bu eylemler sırasında birçok yerde öz örgütlenme denemelerine, dizel vergilerinin ötesindeki toplumsal ve ekolojik taleplere ve buluşma noktalarından faşistlerin kovulmasına da şahit olduk.
Elbette durum, mevkiye göre çok değişim gösteriyor. Lakin, kendilerini sözcü ilan etmiş insanlar medyada kendini ifade ederken – bu insanlar bazen patronlar, bazen sağ veya aşırı sağ militanlar olabiliyor- farklı güçler bu öfkeyi kendi kinlerini yüceltmek için kazanmaya çalışır ve aynı zamanda daha önce hiçbir gösteriye katılmamış insanlar döner kavşakları 3 gün boyunca bloke ederken; güçlü fikirleri tekrar dile getirmek ve her nerede mümkünse, bu öfkeye katılmak gerekli.
Yeni Fikirler Somutlaştırmak
Öncelikle toplumsal ve ekolojik temelleri düşünelim. Unutmamak gerek ki bu hükümet, ekolojik ölçütler alıyormuş gibi yaparak arabalarına ihtiyacı olan insanlardan vergi alıyor fakat uçaklardaki veya özel jetlerdeki gaz yağını veyahut cruise gemilerinin benzinini vergiye tabi tutmuyor! Aynı hükümet, SNCF’nin (Fransız Demir Yolları) hatlarını kapatıyor ve bizi araba kullanmaya mecbur bırakıyor! Aynı zamanda yakınımızdaki kamu hizmetlerini de kapattığı için hastane, kreş, vergi dairesi veya postane bulmak için arabamızla onlarca kilometre gitmemizi zorunlu kılıyor.
Bu süreçte, insan gibi yaşamamız için hiçbir şey yapılmadı. Asgari ücret vahim bir şekilde düşük ve diğer ücretler de onu takip ediyor. Memur maaşlarının hesaplandığı referans noktası enflasyona göre artış göstermiyor, bundan da hiçbir şey beklenmiyor. Hayatları yoksulluk sınırı altında geçen emeklilerin sayısı artarken hissedarlar ve zenginler tıka basa yiyorlar. Toplumun geneli için ücret artışları talep etmeliyiz. Bu noktadaysa oldukça net olmamız gerekiyor. Çünkü bize yardım edecek olanlar “küçük” veya “büyük” olsun, patronlar değil! Bundan öte, MEDEF (Fransız Şirketler Hareketi) ve KOBİ patronlarının örgütleri, şimdiden blokajları bitirmek için çağrı yapmaya başladı. Bunu biz, yalnız kendi eylemlerimizle elde edeceğiz.
Bu sebepten dolayı, mümkün olan her yerde, hareketin kararlarının en demokratik şekilde, işçiler, işsizler, emekliler ve gençlerin katıldığı taban komitelerinde alınması gerekiyor. Bunun için, faşistleri ve patronları mücadelemizden kovabilecek güçte olmamız gerekecektir. Ve bunu yapmamız tamamen meşrudur.
Alternative libertaire, 20 Kasım 2018
Orjinal Metin: La colère est là, et maintenant?
Çeviri: Sıla Tuncer
Bir yanıt yazın