Öfkemiz bugün Boğaziçi Üniversitesi’ndeydi, yarın her yerde olacak

kategori:

English

2015 seçimlerinde AKP milletvekili aday adayı olan Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasına karşı 4 Ocak’ta binlerce kişinin katıldığı bir eylem gerçekleştirildi. Boğaziçi Üniversitesi’nde bir araya gelen öğrenciler polis saldırılarına rağmen geri adım atmadı ve saatlerce süren bir eylem gerçekleştirdi. Polis, eylemcilerin kararlı duruşu karşısında, darp ederek gözaltına aldığı öğrencileri serbest bırakmak zorunda kaldı.

Polis şiddeti, gözaltılar, tutuklamalar, tehditler ve itibarsızlaştırma kampanyaları ile ayakta tutulan baskı rejimine rağmen böylesi güçlü bir tepkinin açığa çıkması iktidarı korkuttu. Çünkü öğrenciler rektör atamasına karşı çıkmakla yetinmemiş, kayyum atanan HDP’li belediyelerle de, haftalardır ödenmeyen alacakları için direnen Bimeks işçileriyle de mücadeleleri arasında bağ kurmuşlardı. Devlet, elit bir üniversiteye rektör atanmasına karşı sınırlı bir tepkiye tahammül edebilirdi belki ama bu eylemle giderek yoksullaşan, okurken çalışmak zorunda olan, çalışırken işsiz kalan, geleceğinden umudunu yitiren, polis şiddetiyle karşı karşı yaşayan gençlerin nefesini ensesinde hissetti. Üniversite öğrencilerinin bu mücadelesinin, toplumun bir çok kesiminde içten içe büyüyen ve açığa çıkacak bir kanal arayan öfkeyle birleşebileceği korkusu onlara Gezi Direnişini hatırlattı. Ve hiç vakit kaybetmeden her zaman olduğu gibi, yalanlara, polis operasyonlarına ve şiddete başvurdular.

Aynı gün ana akım medya ve sosyal medyada bir itibarsızlaştırma kampanyası başlatıldı ve 5 Ocak sabahı erken saatlerden itibaren öğrencilerin evlerine polis baskınları başladı, baskınlar hala devam ediyor. Aralarında Devrimci Otonomlar ve Devrimci Anarşist Faaliyet’ten anarşist yoldaşlarımızın da bulunduğu onlarca kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan öğrenciler darp edildi, evler talan edildi, bazı öğrenciler çıplak aramaya maruz bırakıldı, LGBTİ+ aktivisti öğrenciler tecavüz ve ölümle tehdit edildi. Bu sırada iktidar yalnızca internet trolleriyle değil, aynı zamanda “en yetkili isimleriyle” yalanlarına ve tehditlerine devam etti.

Kapitalizmin yarattığı ekolojik yıkım ve yağmacılığın neden olduğu yeni koronavirüs salgınlıyla görünür hale gelen sağlık krizi, artan devlet şiddeti ve sömürüye karşı dünyanın dört bir yanında olduğu gibi bu topraklarda da insanlar mücadele etmeye devam ediyor. Çalışanların iş yerlerindeki eylemlerine her gün yenisi ekleniyor, sözde pandemi adı altında alınan önlemler nedeniyle açlığa mahkum edilenler seslerini her gün daha fazla çıkarıyor, kadın cinayetlerine, tacizlere, tecavüzlere, erkek ve devlet şiddetine karşı kadınlar yılmadan mücadele ediyor.

Ancak asıl korktukları şu ana kadar yüzeye çıkan yerel ve sembolik eylemler değil, asıl korkuları toprağın altında biriken öfkemiz. Giderek daha fazla yoksullaşan, yaşamın her alanında devletin şiddetine maruz kalan, umutsuz hisseden, intihar etmekten başka çare bulamayan milyonlarca insanın öfkesi. Gözaltılarla, işkenceyle ve yalanlara rağmen, öfkemiz bugün Boğaziçi Üniversitesi’ndeydi, yarın her yerde olacak.

Bu nedenle anarşist yoldaşlarımız ve gözaltındaki diğer dostların yalnız olmadığını hatırlatıyoruz. Herkesi onlarla dayanışmaya ve yaktıkları ateşi büyütmeye çağırıyoruz.

Yeryüzü Postası

06 Ocak 2021


Yorumlar

“Öfkemiz bugün Boğaziçi Üniversitesi’ndeydi, yarın her yerde olacak” için bir yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir