Afrika Boynuz Bölgesi anarşistlerinin Tigray halkıyla uluslararası dayanışma çağıran bildirisinin Türkçe tercümesi Meydan Gazetesi’nden alınmıştır.
Cinsel Saldırı, Katliam, Soykırım…
Kasım ayından bu yana, Etiyopya devletinin askerleri ve müttefik güçleri Tigray bölgesinde bir soykırıma girişti. Devlet binlerce insanı bombalıyor, katlediyor, askerleri sistematik bir şekilde onlara tecavüz ediyordu. Yiyecek yardımları tahrip edilerek bölgedeki insanlar açlığa mahkum edildi. Mültecilerin kaçması engellendi. Bölgenin dışarıyla iletişimi ve yardımı tamamen kesildi.
Bölgenin dışarısında Tigray halkı etnik kimliklerinden ötürü şiddete ve ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Pasaportları iptal edildi ve işlerini kaybettiler. Sosyal medya soykırımcı devletler için vazgeçilmez propagandalarla dolu: devletin açıkça yürüttüğü nefret propagandası, bir sürü sorgulamayan destekçi ve sahte bilgi ağlarıyla sağlanıyor.
Tigraylıların ve Etiyopya devletinden baskı ve şiddet gören diğer grupların çağrılarına yanıt olarak, soykırıma karşı merkezsiz ve küresel bir çaba yaratılmaya çalışılıyor. Bu, ulusların ve sınırların ötesinde gerçek bir dayanışma anlamına geliyor.
Aynı zamanda Etiyopya devletinin bu soykırım için kullandığı maddi imkanları da ortadan kaldırmalıyız. Bunun bir yolu, devletin en büyük yabancı döviz ve doğrudan finansman kaynağı olan kahveyi gelirlerini azaltmak. Üretilen bu kahvenin en büyük alıcısı Starbucks. Şirket düzenli olarak ticari marka lisansını ve piyasayı doğrudan kontrol ederek hazinesine milyonları dolduran Etiyopya devletiyle ticaret yapıyor. Soykırıma karşı tüm dünyada dayanışma içerisinde olanlar bu akışı kesmek için harekete geçmeli.
Bir İmparatorluk Tarihi
Tigray halkı Etiyopya İmparatorluğu’ndan ilk şiddet ve baskı görenler değil. Modern Etiyopya devletinin sınırları birçok yerli halkı kapsıyor. İmparatorluğun ezen çoğunluğu kendi kültürlerini daha fazla empoze etmeye çalıştıklarından beri binlerce yıl merkezi devlet oluşumları sorun getirdi. 19 ve 20. yy’da Avrupa devletlerinin sömürgeci saldırılarına en fazla direnen Etiyopya İmparatorluğu, yine etnik Amhar seçkinleri tarafından hükmedilen aynı imparatorluktu.
Son imparator Haile Selassie Amhar kültürüne dayanan bir Etiyopya milliyetçiliğini vahşice empoze etme girişimlerinde bulunmuştu. 1970’lerde tahttan indirildikten sonra bu politikalar devam etti ve askeri darbeyle iktidara gelen Marksist-Leninist Derg yönetiminde daha korkunç boyutlara ulaştı.
Ulusal Özgürlük Koalisyonu, Tigray, Eritra, Oromia ve diğer bölgelerde bulunan partileri ve askeri yapıları birleşmeye yöneltti, 1991’de Derg hükümetini devirdiler ve bir “etnik federalizm” sistemi kurdular.
Etnik özerklik temelinde dokuz federe devlet kuruldu. Fakat etnik gruplar arasındaki sağlanan bir ölçüde “eşitlik” etnik anlaşmazlıkları gidermedi. Farklı grupların dağınık ve birbiriyle örtüşen coğrafyasının temsil edilememesiyle beraber sayısız grubun kendi bölgelerine sahip olamayacak kadar az sayıda olması yangını körükledi. Etnik anlaşmazlıklar politik tartışmalarla oldukça iç içe girmeye başladı.
Etiyopya’nın en büyük etnik grubu Oromolar yüzyıllarca sistematik ayrımcılığa maruz kaldılar. Derg’i devirmek için diğer parti ve askeri yapılarla bir araya gelen Oromo esaslı bir parti erkenden yeni yönetim koalisyonunun dışına itilmişti. Etnik federalist sistemdeki bazı yeni özerkliklere rağmen ayrımcılık hala yaygın durumda ve geçtiğimiz yıl gibi yakın bir zamanda devasa eylemler vahşi misillemelerle karşılandı. Politize olmuş birçok Oromo birlik olup Etiyopya İmparatorluğu’nu devirmeyi savunuyor.
Yakın zamanda, Tigray’daki en büyük siyasi parti olan Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’nin (TPLF) hükümetten çekilmesiyle yeni bir yönetim koalisyonu oluştu. Önceki koalisyonun geri kalanı Abiy Ahmed önderliğinde yeni Refah Partisi’ni oluşturmak için birleştiler. Mevcut hükümet “Etiyopyalı” kimliğini yükselten merkezi bir devlet kurmak için “etnik federalizm”i ortadan kaldırmaya çalışıyor. Güçlü etnik temelli politik partiler bu amaç için büyük bir engel. Abriy’in hükümeti politik gündeminde zaferini tutmak için hem TPLF hem de Tigray halkı ile topyekün savaş halinde olan medyanın ve savaş makinesinin gözünde bütün Tigray halkını TPLF partisiyle aynılaştırdı.
Abiy’in yurtiçinde milliyetçi bir dayanak inşası, yurtdışından gelen desteği koruma çabalarıyla tamamlandı. Ne kadar ironiktir ki komşu Eritra’nın totaliter hükümeti ile yüzyıllardır süren anlaşmazlığı bitirdiği için Nobel Barış Ödülü’nü kazanmıştır. Şiddetli direniş Derg’in devrilmesini takip eden süreçte Eritra Etiyopya’dan ayrıldığından beri yatıştı. Tigray’da Eritralı siyasi göçmenlerin varlığı ve önceki savaşın hala devam eden öfkesi Abiy’in barış ortaklarını soykırım için ideal birer işbirlikçi yaptı. Eritra kara kuvvetleri bazı korkunç katliamlardan, köylerin yağmalanmasından, yıkılmasından sorumludur.
Kahve İmparatorluğu Büyütüyor
Günümüzde Etiyopya’da her imparatorluk inşa etme projesi koyu bir milliyetçi dayanağa ihtiyaç duyuyor. Yine de modern küresel sisteminde Etiyopya’nın imparatorluğu küçük ve bazen de sömürülmüş bir oyuncu. Proje kapsamlı yabancı sermaye ve destek gerektiriyor. Şehirleri bombalayan dronelar, kitle mezarları kazdıran mermiler, tüm bunları aklamak için gereken medya altyapısı. Tüm bunlar için para gerekir.
Bu paranın bir kısmı yabancı yardım olarak gelebilir, veya Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi küresel kapitalist kurumların şu anda onaylamaya çalıştığı kredi olarak. Gerçi Etiyopya devleti için paralarının çoğu ihracattan geliyor. Etiyopya kralının ihracatı kendi ürettiği bir ürün: kahve. Bir milyar ABD doları yani ülkenin toplam ihracatının %30’u kahve ihracatı üzerinden dünyadaki seksen farklı ülkeye gönderildi.
Merkezi devletin ticarette ağır, kazançlı bir eli var. Ticaret borsasını yönetiyor. Büyük alıcılarla doğrudan diplomasi ve pazarlık yürütüyor. Etiyopya devleti Etiyopya kahvesinin dikkat çekici adıyla bazı uluslararası markaları bile elinde bulunduruyor. Bu isimleri kullanarak özel kahve satan şirketler hükümete kullanım ücreti ödemek zorunda.
Bu fonlama borusunu korumak Etiyopya devletinin işleyişi için çok önemli.
Harekete Geç
Tigray’da sürmekte olan soykırıma karşı mücadele edenler Abiy Ahmed’in savaş hazinesini azaltmak için Etiyopya kahvesini boykot çağrısı yaptılar. Küresel olarak en büyük ve en görünür alıcı Starbucks. Şirket her yıl milyonlarca ABD doları değerinde Etiyopya kahvesi satın alıyor, yalnızca çok küçük bir miktarı doğrudan çiftçilere gidiyor. Soykırım sürerken, bu para katliamı besliyor.
Tigray’daki askeri işgal sürerken Etiyopya kahvesini satın almasını durdurmak için Starbucks’a karşı küresel bir eylem haftasına çağırıyoruz.
1 Mayıs’tan 7 Mayıs’a kadar dünyanın her yerindeki yoldaşlarımızdan çeşitli taktikler şeklinde dayanışmayı teşvik ediyoruz.
Starbucks’a karşı doğrudan eyleme geçmek ve soykırımı durdurma çağrısını yaymak için ne yapabilirsin?
- Afiş, buğday ezmesi (yapıştırıcı), grafiti, ve/veya pankart asmak için arkadaşlarınızı toplayın.
- Mağazaların grev hattını tutun, belki işçilerle örgütlenebilirsiniz.
- Büyük yerel bir yürüyüş veya gece Starbucks mağazasına otonom eylemler örgütlemeye çalışın.
- Yaşadığınız şehirde Etiyopya veya Eritra büyükelçiliği veya konsolosluğu var mı? Eyleminize neyi dahil edebileceğinizi düşünün.
Eğer Tigray, Oromo ve diğer diyaspora topluluklarının olduğu bir bölgede yaşıyorsanız, lütfen iletişime geçin. Birçok büyükşehirde mevcut hükümete karşı eylem düzenleyen yerel bir sosyal merkez vardır. Sıklıkla sosyal medyada bu eylemleri araştırın ve dayanışmaya katılın.
Çeviri: Umut Adnan Aydemir / Meydan Gazetesi
Bir yanıt yazın