Göçmenlere karşı son dönemde yürütülen ırkçı kampanyaya karşı Ankara, İstanbul, İzmir ve Muğla’dan anarşistlerin yayımladığı ortak bildiri:
Göçmenlere yönelik yıllardır devam eden saldırgan tutum, son dönemde dozu giderek artan ırkçı bir kampanyaya dönüşmüş durumda. Sosyal medya başta olmak üzere çeşitli mecralarda nefret söylemi giderek yayılırken, bu atmosferden cesaret alan bazı çevreler açıkça ırkçı olduklarını ilan ediyor, pogrom ve katliam çağrıları yapıyorlar.
Devletlerin, mülteci akınının nedeni olan savaşları körükleyen politikalarına ses çıkarmayan, göçmen işçilerin ağır sömürü koşullarında çalıştırılmasından, çocuk yaştakilerin de aralarında olduğu kadınların köleleştirilmesinden, tecavüze uğramasından rahatsız olmayan ırkçılar göçmenlerin kent merkezlerinde eğlenmelerine katlanamadıklarını söylüyorlar. Nefret saçan ve pogrom çağrısı yapan propaganda filmleriyle, ortalığa saçılan kaynağı belirsiz, birçoğu açıkça yalan ve çarpıtmadan ibaren olan iddia ve görüntülerle beslenen “istila” yaygarası, göçmen ve yabancı düşmanlığında birbirleriyle yarışan iktidar ortakları ve sözde muhalefet partileri tarafından da destekleniyor. Körüklenen ırkçı histeri 11 Ağustos 2021’de Ankara’da gerçekleşen pogrom girişimine benzer, belki de ondan daha ağır ırkçı saldırılara zemin hazırlıyor. Yoksullukla boğuşan emekçilerin öfkesinin iktidara ve iktidar olmaya aday diğer düzen partilerine yönelmesinden korkanların göçmen düşmanlığını kendileri için bir can simidi olarak gördüğü anlaşılıyor.
Türkiye tarihinde eşi görülmemiş bir grev dalgasının yaşandığı, kadın hareketinin gücünün ve etkisinin gözle görülür biçimde arttığı, öğrenci hareketinin toparlanma eğiliminde olduğu bir dönemde yabancı düşmanlığının körüklenmesi rastlantı değil. Solundan sağına tüm düzen partilerinin bir boyutuyla parçası olduğu bu utanç verici kampanya ile tam olarak ne hedeflendiğini bugünden öngöremesek de, bunun yalnızca göçmenleri etkilemeyeceği de görülmelidir. İşçi sınıfını bölmeyi hedefleyen bu ırkçı kampanyanın Kürtlere, Alevilere, azınlıklara, kadınlara, LGBTİ+’lara da yönelmesi kaçınılmazdır.
Bizler mülteci meselesinin dünyanın her yerinde giderek derinleşen ve ırkçılığı körükleyen bir sorun olduğunun farkındayız. Ancak savaşlardan, işkenceden, tecavüzden veya yoksulluktan kaçan göçmenlerin, bu sorunun sorumlusu değil mağduru olduğunu da çok iyi biliyoruz. Sorunun sorumlusu sürekli biçimde savaş, yoksulluk ve sefalet üreten kapitalizm, kapitalist sınıfın çıkarlarına hizmet eden devletler, insanlık dışı sınır politikaları ve AB-Türkiye arasındaki rüşvet anlaşmasıyla göçmenleri Türkiye’ye hapseden tüm iktidarlardır. Dolayısıyla öfkemizi doğru yere yönlendirmekten başka bir çare, kapitalizmin ortadan kaldırılması için mücadele etmekten başka bir çözüm görmüyoruz.
Bizler; ırkçılık zehrine ve yürütülen kampanyaya, kimler tarafından desteklendiği bilinmeyen Nazi artıklarına karşı; koşulsuz, şartsız, kapitalizm ve onun hizmetindeki iktidarlar tarafından yerlerinden, yurtlarından edilmiş mültecilerin yanında olduğumuzu ilan ediyoruz. Göçmenleri zorunlu biçimde sınır dışı etmeye yönelik her tür girişimi, onlara yönelik “Goebbels taktikleriyle” desteklenen politikaları reddediyoruz. Bugün bu kampanyanın parçası olan ve bu gidişat karşısında susan herkesin, yaşanması olası saldırılardan, pogromlardan, katliamlardan sorumlu olacaklarını hatırlatmak istiyoruz. Bugün acilen yapılması gereken, giderek büyüyen bu hezeyana karşı barikat kurmak, gerçek düşmanın göçmenler değil bizleri sömüren kapitalistler, onların çıkarları için çalışan politikacılar ve devletler olduğunu anlatmak, faşizme karşı elimizdeki her olanakla mücadele etmektir.
Faşizme karşı omuz omuza!
Göçmenler hoş geldiniz, ırkçılar defolun!
Bizleri bölen sınırlara hayır!
Sınırsız, sınıfsız, özgür bir dünya!
Ankara, İstanbul, İzmir ve Muğla’dan Anarşistler
Bir yanıt yazın