Balkanlar’dan militarizm ve milliyetçiliğe karşı ulusötesi eylem günleri çağrısı (1-10 Ekim 2024)

kategori:

7 Temmuz 2024 tarihinde Priştine’de düzenlenen Balkan Anarşist Kitap Fuarı sırasında toplanan Balkan Anarşist Dayanışma Ağı tarafından yapılan çağrı

Kosova’nın Priştine kentinde düzenlenen Balkan Anarşist Kitap Fuarı’nda bir araya gelen Balkan Dayanışma Ağı, 1-10 Ekim 2024 tarihleri arasında ‘Militarizm ve Milliyetçiliğe Karşı Ulusötesi Eylem Günleri’ düzenlenmesi çağrısında bulunuyor. Herkesi bu süre zarfında kendi yerellerinde ve kendi yöntemleriyle, milliyetçilik, militarizm, patriyarka ve dışlayıcı politikalar gibi savaş politikalarına karşı eylemler düzenlemeye çağırıyoruz. Silah endüstrisine ve silahların taşınmasına, tüm ulusal askeri aygıtlara, çok uluslu askeri koalisyonlara ve toplumlarımızın artan militarizasyonuna karşı eylem çağrısında bulunuyoruz. Önceki yıllarda olduğu gibi, tüm asker kaçakları, savaş karşıtları ve total retçilerle dayanışmamızı vurgulamayı öneriyoruz.

Eylem günleri çağrısı, Balkanlar’daki anarşist hareketin militarizme ve savaşa karşı uzun vadeli çabalarına dayanmaktadır ve Priştine’deki BAB2024’ün son toplantısında bir kez daha teyit edilmiştir: “Savaş kapitalist sisteme içkin bir parçadır. İster düşük yoğunluklu isterse de tam kapsamlı olsun, toprak, deniz, madenler, tüm canlı varlıklar ya da sermaye olarak silah üretimi ve satışı gibi sömürü için yeni kaynaklar açarak kapitalizmin genişlemesi için önemli bir işlev görür. Nüanslarını ve nasıl gerçekleştiklerine dair bağlamlarını kabul etsek de, herhangi bir çatışmayı ulus-devletler arasındaki bir ikili karşıtlık olarak görme tuzağına düşmüyoruz; çatışmaları sermayenin toplumlara karşı bir savaşı olarak görüyoruz. Ukrayna, Sudan, Suriye, Myanmar, Sahra Altı Afrika, Meksika’daki kartel savaşları ve diğer savaşlar, sadece ölüm ve yıkım getiren aynı tahakküm ve sermayenin genişlemesi mantığını paylaşıyor.”

Buna coğrafyamızın özelliklerini de ekliyoruz: “Balkanlar’daki devletlerin, dünyanın en önemli askeri tesislerine ev sahipliği yapmaktan, silahlı kuvvetlere eğitim alanı sağlamaya, silah ve asker transferleri için lojistik ve koridorlar sunmaya, teknik bilgi birikimine katkıda bulunmaya, küresel savaş manevralarında önemli bir rol oynamaya ve dünya çapında silah üretip satmaya, dolayısıyla cinayet ve soykırımın bir parçası olmaya ve bunlara imkân sağlamaya kadar, savaş manzarasının sadece kenarda duran izleyicileri değil, içsel bir parçası olduğunun farkındayız. Özel sektör ve devlet sektörü el ele vererek en küçük Balkan ülkelerini bile ciddi silah üreten ve/veya satın alan bölgeler haline getirmek için yoğun çaba sarf ederken, yerel toplumlar üzerinde, geleceğe yönelik korku ve belirsizlik bahanesiyle yeni ve her zamankinden daha fazla militarize edilmiş bir gerçekliği kabul etmeleri yönünde artan bir baskı olduğunu görüyoruz.”

Savaş mantığının belki de şu anda gözlerimizin önünde cereyan eden en iğrenç ve açık örneği, ekranlarımızdan sürekli yayınlanan, on binlerce sivilin öldüğü ve tüm bölgenin yerle bir olduğu Gazze’de yaşanan soykırım ve Batı Şeria’da Filistin halkına yönelik saldırılardır; tüm bunlar siyasi ve askeri destek sağlayan Balkan ülkeleri de dahil olmak üzere dünya emperyalist güçleri ve askeri-endüstriyel kompleks tarafından desteklenmektedir. Gazze’deki soykırımcı imha savaşı, hem Batı’nın sömürgeci yok etme savaşlarını yürütme kabiliyetinin bir hatırlatıcısı hem de egemen sınıfların şu anda tüm halklara ne yapmak istediklerini ve yapabileceklerini gösteren bir thanatopolitics [ölüm politikaları] laboratuvarı işlevi görmektedir.

Filistin halkıyla dayanışma içindeyiz ve Balkan devletlerinin İsrail devletine sağladığı siyasi ve askeri desteği kesmek için her bir Balkan bölgesinde direniş çağrısında bulunuyoruz. Düşmanın yalnızca savaşın kendisi değil, aynı zamanda onu sürdüren ve ondan kâr sağlayan devletler ve kapitalist sistemler olduğunun farkındayız.

Bir kez daha silah endüstrisine, askeri aygıta gıda, enerji ve diğer her türlü kaynağı sağlayanlar da dahil olmak üzere her türden savaş vurguncusuna karşı kampanyalar örgütlemenin acil bir ihtiyaç olduğunu vurguluyoruz. Tüm ulusal askeri aygıtlara ve çok uluslu askeri koalisyonlara karşı direnişi aklımızdan çıkarmamalıyız. Yaşamlarımıza, toplumlarımıza, doğal kaynaklarımıza ve yaşadığımız topraklara el koyan tüm ulus-devletlere ve tüm uluslarüstü siyasi ve ekonomik birliklere ve holdinglere karşı; askeri mobilizasyona ve ürettiğimiz zenginlikten beslenen endüstrilerine karşı; sadece sermayeyi ve egemen sınıfları korurken bizim adımıza yönettiğini iddia eden yöneticilere karşı ve savaşın büyümesini sağlayan her şeye karşı mücadele etmeye devam etmeliyiz. Burada, kamusal bir tartışma alanında ve özellikle anarşist ve otorite karşıtı hareketin alanlarında mevcut ve aktif olma ihtiyacının farkındayız.

Milliyetçilik ve savaş duvarlarını aşalım!

Hiçbir sınır bizi bölemez, hiçbir ulus bizi birleştiremez!

Gazze’deki ve her yerdeki soykırımları durdurun!

Tüm asker kaçakları ile dayanışma!

#BalkanAnarşistleriSavaşaKarşı

Balkan Anarşist Dayanışma Ağı

*Balkan Anarşist Kitap Fuarı sırasında Priştine’de toplanmıştır, 7 Temmuz 2024

Kaynak: Call for Transnational days of action against militarism and nationalism from the Balkans 

Çeviri: Yeryüzü Postası


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir